Sorumluluk zincirinin ilk halkası Cumhurbaşkanı
Kahramanmaraş ve Hatay merkezli depremlere ilişkin konuşan ve tüm yetkilerin AKP’li Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın elinde olduğunu hatırlatan Sancar, “Bu sistemde devletin tüm kurumları halka sorumlu olmaktan azade kılınmış Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu hale getirilmiştir. Bu nedenle bu yıkımda da sorumluluk zincirinin başı ve ilk halkası bizatihi Cumhurbaşkanı’dır” dedi.
Halkların Demokratik Partisi (HDP) Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde partisinin grup toplantısında açıklamalarda bulundu. Depremlerde hayatını kaybedenlere rahmet ve tüm yurttaşlara başsağlığı dileyen Sancar, “Türkiye’nin deprem gerçeğini bütün boyutlarıyla konuşmaya, sorgulamaya, hesap sormaya devam etmek zorundayız. İktidarlar eliyle örülmüş, etkileri onlarca seneye yayılacak bir felaketle karşı karşıyayken susmak asla söz konusu olamaz. Konuşmak zorundayız. Depremde yıkılmayan bir ülke olmanın yollarının bulabilmek için daha fazla konuşmak, daha fazla sorgulamak zorundayız” dedi.
Depremlerin ardından yaşanan süreçlerin de sorgulanması ve hesap sorulması gerektiğini ifade eden Sancar, “Depremden sonra iktidarın ısrarla ve istikrarla yaptığı bir şey var; bunu engellemek için konuşmak, sorgulamak, hesap sormak zorundayız. Nedir bu? Toplumun dayanışma ve yardımlaşma enerjisini büyütmek yerine bastırmak ve gasbetmek. Devletin, iktidarın, toplumun enerjisini bastırması elbette yeni bir şey değil ama burada bu dönemde yeni bir durumla karşı karşıyayız” dedi.
‘ÜLKEYİ YÖNETENLERİN BİRİNCİ DERECEDEN SORUMLU OLDUKLARI SİYASAL VE TOPLUMSAL BİR FELAKET’
Sözlerinin devamında iktidara yönelik eleştirilerde bulunan Sancar, şunları söyledş:
“Yaşanan bu büyük yıkımı, insani krizi, büyüyen öfkeyi ve iktidarın devlet kurumlarının acizliği, yetersizliği ve de oluşan büyük dayanışmayı engellemeye yönelik girişimleri hepsi gözlerimizin önünde cereyan etti. Depremin ertesi günü Hatay’a gittiğimizde gördüğümüz manzara bütün bunları çıplak bir şekilde göz önüne koydu. Deprem bölgesinde yaşayan insanların gördükleri hakikat de budur. Bu kadar ağır bir yıkım, bu kadar büyük bir felaket neden yaşandı? On binlerce insanın ölümüne neden olan sorumluluklar zinciri nedir? Öyle asrın depremi diyerek geçiştirilecek, üzeri örtülecek, sıradanlaştırılacak bir durum değil bunlar. Ülkeyi yönetenlerin birinci dereceden sorumlu oldukları bir siyasal ve toplumsal felakettir.
‘KEYFİLİK BU REJİMİN EN TEMEL ÖZELLİĞİ HALİNE GELDİ’
Depremden öncesine bakalım Maraş bölgesinin deprem kuşağı olduğu biliniyordu. Uzmanlar, devlet kurumları, halkımız, siyasetçiler bu gerçeği defalarca dile getirdiler. Teknolojinin ve bilimin geldiği bu aşamada fay hatları üzerinde gerçekleşebilecek bir büyük depremin aşağı yukarı zamanını bile yerini bile söyleyen bilim insanlarımız oldu. Peki bu uyarılar neden dikkate alınmadı? Gerekli etütler neden yapılmadı? Denetimsiz ve tehlike arz eden binalara dair neden envanter tutulmadı, bu binalar için neden çalışma yürütülmedi. İmar aflarıyla bu bölgedeki yıkıma ve kıyıma adeta davetiye çıkarıldı. Yıkılan binaların çürük ve dayanıksız yapılar olduğu ortada. Bu iktidar insan canını güvence altına almayı amaçlayan yapı denetimi uygulamasını fiilen ortadan kaldırdı. Böylesine önemli ve kamusal bir uygulamayı özel sektöre devretti. Uzman meslek kuruluşlarının denetim yetkisini ellerinden aldı. Binaların malzemesinden çalan müteahhitlere denetim şirketi kurma imkanı verdi. Bu iktidarın en büyük icraatı her alandaki denetimi ortadan kaldırmak, her alana keyfiliği yaymak olmuştur. Keyfilik bu rejimin temel özelliği haline geldi. Bunun sonucunu büyük kayıplar vererek hep birlikte yaşıyoruz.
‘DEVLET KURUMLARI HALKIMIZIN ÜZERİNE ÇÖKTÜ’
Deprem öncesinin tedbirlerini almayan raporların gereğini yerine getirmeyen iktidar ve liyakatsizlikle yönettiği devlet kurumları çürük binalar gibi çöktü. Ama halkımızın üzerine çöktü! Yollarla övünüyorlar, yolları çöktü. Büyük binalarla övünüyorlar, binaları çöktü. Büyük havalimanları açtıklarıyla övünüyorlar, havaalanları çöktü. Kendileri çöktü, halkın üzerine çöktü. Bunun hesabını sormak zorundayız.”
YANIT BEKLEYEN SORULAR
Deprem bölgelerindeki koordinasyon eksikliğine de değinen Sancar, “Deprem anından itibaren 72 saat boyunca organize olamayan, koordinasyonu sağlayamayan, tek adamın talimatı olmaksızın bir vinç dahi hareket ettirmeyen, inisiyatif alamayan, beceriksiz, basiretsiz, liyakatsiz, darmadağın bir devlet yönetimi gördük. Şu soruların cevabı verilmek zorunda; deprem sonra ilk saatlerde neden hızla harekete geçilmedi, bunun önündeki engel neydi? Bütün devlet kurumlarının kapasitesi ve imkanları neden anında devreye sokulmadı? Sivil ve resmi arama kurtarma ekiplerinin acilen bölgeye sevki neden gerçekleştirilmedi? Kamunun ve özel sektörün elindeki iş makinaları vinçler kurtarma araçları neden devreye sokulmadı? Neden 72 saat geç kalındı, ne beklendi?” sorularını yöneltti.
‘BU SORUMLULUKLAR ZİNCİRİNİ HİÇ KİMSE KADER PLANI OLARAK YUTTURAMAZ’
Bütün yetkileri elinde bulunduran Cumhurbaşkanı dahil hiyerarşik yapıdaki herkesin hesap vermesi gerektiğini vurgulayan Sancar, “Sadece yanıt değil hesabını da vermek zorundadır. Bu yıkım öyle ‘Ufak tefek eksiklerimiz vardı’, ‘Biz İstanbul depremi için hazırlandık’ diyerek, hakaretler yağdırarak, tehditler savurarak geçiştirilemez. On binlerce ölüme neden olan milyonlarca insanın bugününü ve geleceğini karartan hayvanların ve doğanın altüst olmasına sebebiyet veren bu sorumluluklar zincirini hiç kimse kader planı olarak yutturamaz, başka mercilere havale etme hadsizliğinde bulunamaz” dedi.
‘BU KIYIMIN HESABINI MUTLAKA SORACAĞIZ’
“Bu ülkeyi yönetenler biz olsaydık anında sivil ve askeri bütün devlet kurumlarını tam kapasite deprem bölgesi için eş zamanlı olarak harekete geçirir; kamu ve yerel yönetimlerle STK’larla meslek odalarıyla madencilerle siyasi partilerle parlamentoyla tam bir koordinasyon sağlardır ilk anda arama kurtarma çalışmasını süratle başlatırdık. Belediyelerimiz kayyumlarla gasbedilmeseydi bütün yerel imkanlarımızla halkın hizmetinde olurduk” diyen Sancar, “İnsan yaşamının söz konusu olduğu bir anda karışıklık, o yaşamın sona ermesi anlamına geliyor. İleri sürdüğünüz karışıklığın sonucu, kurtarılabilecek binlerce insanın enkaz altında can vermesidir. Bu kıyımın hesabını mutlaka soracağız. Bu hesabı mutlaka vereceksiniz” ifadelerini kullandı.
‘YIKIMDA SORUMLULUK ZİNCİRİNİN İLK HALKASI CUMHURBAŞKANI’
“Halk düşmanlığı söz konusu olduğunda bu iktidarın hızını hiçbir şey kesmiyor. Koordinasyonunu da kimse engelleyemiyor. Ama yaşam söz konusu olduğunda insanları değil koltuklarının bekasını ve imajlarını kurtarmak için ‘tek yürek’ teyakkuza geçen bir yönetim zihniyetiyle karşı karşıyayız” sözleriyle eleştirilerini sürdüren Sancar, “Hafızalarımıza kayyım atayamazsınız. Bunları unutmayacağız, unutturmayacağız. Sormaktan, sorgulamaktan, hesabın peşine düşmekten asla vazgeçmeyeceğiz. Depremden hemen sonra Sarayla devlet kurumları arasında ne yaşandı? Bu beceriksizliğin, AFAD’ın son derece yetersiz personelle ve gecikerek gönderilmesinin sebebi nedir? Askeri kurumların envanterinde 400’ü aşkın taşıma maksatlı helikopter Türkiye’nin farklı bölgelerinde bulunuyor, mesela Hatay’a bu helikopterlerle depremden itibaren en geç 8 saat içerisinde tam donanımla en az 4 bin kişilik arama-kurtarma ekibi gönderilebilirdi, neden yapılmadı? Arama kurtarmada en fazla deneyime sahip ve bölgeye gitmek için bekleyen madenciler neden günlerce bekletildi? Ölümlerin sorumlusu bellidir. Bu çürük ve yozlaşmış, bu enkaz zihniyetidir. Bu rant, talan, yalan ve savaş üzerine varlığını kurmuş iktidarın kendisidir. Bu sistemde devletin tüm kurumları halka sorumlu olmaktan azade kılınmış Cumhurbaşkanı’na karşı sorumlu hale getirilmiştir. Bu nedenle bu yıkımda da sorumluluk zincirinin başı ve ilk halkası bizatihi Cumhurbaşkanı’dır.”
‘ARSIZ ŞOVLA TOPLANAN YARDIMLAR NEREDE?’
Kahramanmaraş merkezli depremlerin ardından birçok televizyon ve radyo kanalında canlı yayımlanan “deprem yardımı” programını da hatırlatan Sancar, deprem bölgelerindeki çadır sorunlarına da dikkat çekerek şöyle devam etti:
“Arsız şovla toplanan yardımlar nerede? Nereye gitti? Bunca gündür, bir haftadır bu yardımlar ne kadar ve nereye harcandı? Tek tek açıklamak zorundasınız. Artçı depremler olacağı biliniyor ve herkes feryat figan çadır istiyor, çadırı bile göndermediniz. 15 gün sonra dün maalesef Hatay merkezli yeni bir deprem oldu, yine can kayıpları yaşandı. Sebep? Sebep, insanların çadır bulamadıkları için hasarlı binalara girmek zorunda kalmalarıdır. Şimdi bu depremden sonra depremzedelerin çadır ihtiyacı karşılansaydı kimse canını hiçe atıp o hasarlı binalara girmezdi. Bir hafta önce şovla toplanan o yardımlar çadıra harcansaydı, dün hayatlarımızın bir kısmını kaybetmeyecektir. Bunun sorunlusu da iktidardır.”
‘EN BÜYÜK SORUMLU, CUMHURBAŞKANLIĞI ENKAZ VE YIKIM SİSTEMİDİR’
“Tek tek müteahhitleri tutuklayarak kendilerini temize çıkarabileceklerini sanıyorlar. Suçlular yalnız müteahhitler değildir imar affı çıkaranlar zeminin uygunluğuna bakmadan ruhsat verenler, binaları denetlemeyenlerdir” diyen Sancar, “Yolsuzluk, rüşvet ve rant çarkı yaratan iktidarın bizatihi kendisidir. En büyük sorumlu, cumhurbaşkanlığı enkaz ve yıkım sistemidir. Bu felaket ve rezaletten dolayı tek bir kişi bile istifa etmedi. İktidarın hiçbir yetkilisi sorumluluk üstlenmiyor. Herkes görevinin başında pişkince açıklamalar yapıyorlar bir de tehditler savuruyorlar. O tehditleriniz vız gelir vız!” tepkisini gösterdi.
‘BU DÜZENDE HİÇ KİMSENİN YAŞAMI GÜVENDE DEĞİL’
Sancar, enkaz kaldırma çalışmaları için de “Hepimiz şunu iyi bilelim önceliği ranta ve talana veren bu düzende hiç kimsenin yaşamı güvende değildir. 10 kent birer suç mahallidir. Buralar birer cinayet mahallidir. Enkaz kaldırmada bunun dikkate alınmalı. İktidarı uyarıyoruz insanların cenazesi enkaz altındayken enkaz kaldırma çalışmalarını sürdüremezsiniz. Önce cenazeler çıkacak. Onlara ulaşılmadan enkaz kaldırmak insana, yasa, ölüye ve geride kalanlara saygısızlıktır, hakarettir, suçtur!” ifadelerini kullandı.
‘KİRA ARTIRANLAR, VİCDANSIZLIĞA ORTAK OLMAYIN’
Yüz binlerce kişi depremlerin ardından yaşadığı şehri terk ederken, artan kiralara dikkat çeken Sancar, “Kira artırımına gidenler, sizler bu vicdansızlığa ortak olmayın. Eğer tarihe ve çocuklarınızın kalbine bir parça temiz girmek istiyorsanız fırsatçılığa ortak olmayın” çağrısında bulundu.