İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum
Mayıs ayındaki Cumhurbaşkanlığı seçimlerinin ardından CHP’de ‘değişim’ çağrısı yapan İstanbul Büyükşehir Belediye (İBB) Başkanı Ekrem İmamoğlu, Haliç Kongre Merkezi’nde basın toplantısı düzenledi.
İmamoğlu burada yaptığı açıklamada, “Şehrimizin yağmalanmasına, adaletsizlik ve çevre katliamına karşı İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum. Dört sene boyunca olduğu gibi, 16 milyona eşit hizmet götürmek için yola çıkıyorum. Yoksulluğu söküp atan refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum. Katılımı ve ortaklaşan aklı merkeze almak için dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum” şeklinde konuştu.
Gazetecilerin sorularını yanıtlayan İmamoğlu, aday olmadığını belirtti. İmamoğlu, “Ben adayım demedim yola çıkıyorum dedim” ifadelerini kullandı.
‘İKTİDAR HALKIMIZI AÇLIĞA MAHKUM ETMEYE DEVAM EDİYOR’
İmamoğlu’nun açıklamalarından satırbaşları şöyle:
“Hükümet yetkilileri vatandaşı sık sık tasarrufa davet ederken iki kamu bankasının yıllık reklam harcaması 2 milyar lira. Tasarruf sadece vatandaştan mı istenir? Hayır. Bu kadar verginin toplandığı bir coğrafyada açlık, yokluk ve yoksulluk olmamalıdır. Şayet oluyorsa orada çok büyük bir israf, adaletsizlik ve paylaşım sorunu vardır. İktidarın ekonomik tercihlerinin sonunda toplumun en zengin yüzde 20’lik kısmı toplam gelirde aldığı payın arttığını görüyoruz. Bu yıl bu payın yüzde 48’e ulaştığını tespit ediyoruz. Buna karşın en yoksul yüzde 20’nin aldığı pay ise yüzde 6’ya gerilemiş durumda. Zengin ile yoksul arasındaki fark 8 katına çıkmış durumda. Özetle bu iktidar zenginin cebini tıka basa doldururken halkımızı açlığa mahkum etmeye devam ediyor.
Siyasi hayatımın en önemli amacı vatandaşlarımızın çarrsizlikten kurtulmasını sağlamaktır. Bu mücadeleyi son 4,5 yılda İBB başkanı olarak verdim. Bu aynı zamanda bir demokrasi mücadelesiydi. İktidarın baskılarına karşı en üst seviyedi direncin simgesi olmuştur.
Açıkça ifade etmeliyim ki mayıs seçimlerinden sonra iktidarın muhalefeti topyekün tasfiye çabalarına en güçlü karşı koyuş, duruş, başta İBB olmak üzere ülkemizin ülkemizin metropollerinde gerçekleşecek.
31 Mart 2024 mahalli seçimlerinde tüm vatandaşlarımızı, demokrasimizi yeniden yeşertmek ve şehirlerimize sahip çıkmak için beraber yol yürümeye davet ediyorum. İBB Başkanı olarak, diğer belediye başkanlarımız ile omuz omuza bu demokrasi mücadelesinin öncülüğünü tarihi bir sorumluluk olarak görüyorum.
İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır, ben bu sözü çok önemsiyorum. Şüphesiz yerel seçimlerde İstanbul’u kazanmak büyük bir siyasi başarıdır, bunu biliyorum. İstanbul’u kazanan bir belediye başkanı dünyanın en güzel şehirlerinden birine hizmet etme onuruna ulaşır. Eğer o kişi bu fırsatı iyi değerlendirirse bu başarı onu ulusal ve uluslararası siyasette başka noktalara taşır buna şüphe yok. Ama ben ‘İstanbul’u kazanan Türkiye’yi kazanır’ sözünü sadece seçim galibiyeti olarak anlamıyorum. Benim gözümde İstanbul, Türkiye’nin gelecek tahayyülünün hayata geçtiği şehir olmalıdır.
‘İSTANBUL’DA TAHAMMÜLÜ İMKANSIZ HALE GELEN NÜFUS YOĞUNLAŞMASI VAR’
İstanbul’un sorunlarını çözmek Türkiye’nin sorunlarını çözmektir. İstanbul uzun süre ihmal edilmiş devasa sorunlarla iç içe bir şehirdir. Tahammülü imkansız hale gelen nüfus yoğunlaşması var. Özellik iktidarın teşvik ettiği sığınmacı akışı kentiimizi boğmaktadır. Resmen insanlarımız bundan en derin haliyle şikayet içinde. Emekçilerin, emeklilerin, gençlerin ve kadınların dertlerini umursamayan ekomomi politkalarıyla yükselen hayat pahalılığı toplumsal düzeni tehdit ediyor.
‘KENDİMİ İSTANBUL İLE MÜHÜRLÜ KABUL EDİYORUM’
İstanbul ve Türkiye’nin kaderleri mühürlüdür. Bu nedenle ben de kendimi İstanbul ile mühürlü kabul ediyorum. Hayatımı adadığım bu mukaddes şehrime en üst seviyede hizmet etmeyi Türkiye’ye hizmet olarak görüyorum. Aziz şehrimizdeki ihmal edilmiş, çözülmemiş zorlukları ve sorunları tek tek alt edip kalıcı bir şekilde çözerek, Türkiye’nin sorunlarının nasıl çözüleceğini gösterdik, devam ediyoruz.
25 yıllık bir dönemden sonra İstanbul’da oluşturduğumuz yeni yönetimle milletimize çok daha mutlu bir Türkiye ihtimalinin varolduğunu kanıtlıyoruz. Hayatım boyunca bir koltuğa değil sürekli bir misyona aday oldum. Bugün bu misyon Türkiye’nin yeni bir siyaset, yeni bir yönetim anlayışına kavuşturulması misyonudur. Bu topraklarda cesur bir demokrasinin, adeletin, hukukun üstünlüğünün ve güçlü bir devletin yeniden tesisi benim öncelikli hedefimdir.
Hayatımın hiçbir döneminde siyaseti sadece siyasi partilerden ibaret görmedim. Partiler demokratik hayatın önemli organlarıdır ama gücünü yerelden alan bir yönetici olarak siyaseti hep toplumla omuz omuza yapılan dönüştürüc bir eylem olarak gördüm. Geçmişte olduğu gibi bundan sonraki yolculukta da benim yol arkadaşlarım gençler ve kadınlardır, emekliler ve yaşlılardır, engelliler ve keşfedilmeyi bekleyin girişimci zihinlerdir.
Bu vesileyle Türkiye’nin yönetiminden, yoksulluktan, demokrasimizin ölüme terk edilmesinden, emeğin sömürülmesinden, kültür hayatımızın çölleşmesinden, gençlerimizin doktorlarımızın ülkelerini terk etmesinden isyan eden tüm yurttaşlarıma sesleniyorum… Sevgili yurttaşlarım İBB’yi hep birlikte korumalıyız. İBB’nin bu iktidarın eline geçmesinin maliyetinin idrakına varmalıyız. Geçen sürede İBB’yi gayrihukuki yollarla elde etmek için çok yol denendi.
‘İSTANBUL İTTİFAKINI KURMAK İÇİN ELİMDEN GELENİ YAPACAĞIM’
Seçimlerde İstanbul’u hep birlikte tekrar kazanmak için bir araya gelmeliyiz. Aramızdaki tartışmaları bir kenara bırakıp milletçe bu sürece odaklanmalıyız. Bu başarı için parti ayrımı yapmadan beraberce hareket etmemiz gerekiyor. Partiler ötesi İstanbul ittifakını kurmak için elimden geleni yapacağım.
Özellikle CHP’li yol arkdaşlarıma da seslenmek istiyorum; mayıs 2023 seçimlerinde yaşadığımız hayal kırıklığı ifade ediyorum ki beni çok derinden üzmüştür. Ben bunu birçok vesile ile de dile getirdim. Halkımızdan bu seçim mağlubiyetinden dolayı özür diledim. Bu hayal kırıklığının nedenlerinden biri de unutmayalım ki yenilginin sorumluluğunu üstlenme, gerçekle yüzleşme konusunda gerekli duyarlılığın gösterilmemesidir, gösterilememesidir. 28 mayıs gecesinden başlayarak ortaya konan tavır partililerimizi seçmenlerimizi anlamak ve hissetme kaygısından ne yazık ki maalesef ki çok uzaktır. Ben bu mağlubiyetin partimizde köklü ve kapsayıcı bir tazenle sürecinin başlamasına vesile olduğunu da görüyorum.
‘CHP İKİNCİ PARTİ OLMAKLA ÖVÜNEMEZ’
Artık CHP seçim kaybedemez, kaybetmemeli. CHP, ikinci parti olmakla övünemez, övünmemeli. CHP önderliğindeki toplumsal ve siyasal muhalefetin aynı zamanda yerel seçimleri kazanması zorunluluktur. CHP’liler bu yüksek kazanma arzusu ile bilinci ile hareket etmek mecburiyetindedir. Belediye meclislerini de hep birlikte kazanmalıyız. Bütün örgütümüz bu değişim sürecini uyum içinde tamamlamak ve çalışmak zorundadır.
Değişim, dönüşüm aynı zamanda köklü bir kadro harekatıdır. Genel başkandan yönetime, üye yapısından parti seçimlerine kadar pek çok hususu kapsamaktadır. Yenilenme, değişim, dönüşüm tabii ki kolay değildir ama bunu başarmak zorundayız. Milletimizin seçim sonrası oluşan hayal kırıklığının kalıcı hale gelmesi önemli risktir. Bu risk önümüzdeki yerel seçimlerin kazanılmasında engeldir. Demokrasimizin esas olarak karşı karşıya bulunduğu en önemli tehlike milletimizin umutsuzluğunun kökleşmesidir. Çok büyük bir tehdittir. Ben partimin bir evladı olarak bu dönüşüme en içerikli ve en etkili şekilde katkı sunmaya devam edeceğim.
Şehrimizin yağmalanmasına, adaletsizlik ve çevre katliamına karşı İstanbul’u bir kez daha savunmak için yola çıkıyorum. Dört sene boyunca olduğu gibi, 16 milyona eşit hizmet götürmek için yola çıkıyorum. Yoksulluğu söküp atan refah içinde bir şehir oluşturmak için yola çıkıyorum. Katılımı ve ortaklaşan aklı merkeze almak için dünyanın tüm teknolojik yeniliklerine ev sahibi olmak için yola çıkıyorum. 2019’da olduğu gibi CHP’li yol arkadaşlarımla, farklı partilere gönül veren kıymetli hemşehrilerim İstanbullularla kentine sahip çıkan, oyuna sahip çıkan gönülllülerle tekrar İstanbul ittifakını en güçlü şekilde kurmaya geliyorum. İstanbulluları ve tüm yurttaşlarımı da bu yürüyüşe davet ediyorum.
Sevgili CHP’liler, kıymetli İstanbullular, benim çok değerli vatandaşlarım inanınız ki her şey çok güzel olacak.”